1. Anasayfa
  2. Blog
  3. En İyi Paris Restoranları Listesi

En İyi Paris Restoranları Listesi

«

Büyülü şehir Paris’in lezzette sınır tanımayan en iyi adreslerini bir araya getirdik. Bistrolardan şık restoranlara, gurme lezzetlerden minik tadımlıklara en yeni ve en klasikler bir arada. Paris yolculuğunu bir tat deneyimine dönüştürmek isteyenler bu listeyi kaçırmasın.

Carmen Ragosta

Napolili pastane şefi bir baba ve yetenekli aşçı bir anne ile büyümüş olan İtalyan moda tasarımcısı Carmen Ragosta, bu mirası haute couture kıyafet butiğinin içine koyduğu masa sandalyeler ve arka tarafa kurduğu ufak mutfakla devam ettiriyor. Menüsü ise sürekli değişken; öğlenleri vejetaryen yemekler sunan Ragosta, akşamları ise canı ne isterse onu pişiriyor. Yemeklerinin temelinde de tasarladığı kıyafetlerde olduğu gibi yaratıcılık, özgür ruh ve ailesinden gelen lezzetli miras var. Carmen Ragosta’ya uğradığınızda her an çilekli risotto veya gül aromalı bir tiramisu ile karşılaşabilirsiniz.

Roseval

Bistrolarını şehir merkezinden uzakta bir noktada konumlandırmayı seven pek çok şef gibi, şef Michael Greenwold ve Simone Tondo da muhteşem lezzet merkezlerini insanların gitmeye alıştığı yerler aksine Ménilmontant bölgesinde açtılar. Sabit fiyatlı menülerindeki her yemek adı ise alışveriş listesi gibi: Tütsülenmiş patates ve tereyağlı çıtır ekmek kırıntıları üzerinde servis edilen midye sadece bir örnek.

Semilla

Bu önü açık parlak yeni bistro Paris’in en popüler adreslerinden. Şef Eric Trochon’un paslanmaz çelik açık mutfaktan susam yağlı ızgara mantar ve kremalı dana yahni gönderirken, sanatını rahatça gözlemleme imkanı da bulabilirsiniz.

Verjus Restaurant and Wine Bar

Gruplara özel yemek düzenleyen ünlü Hidden Kitchen(Saklı Mutfak) sahipleri Amerika kökenli Braden Perkins ve Laura Adria,n daha yasal bir restaurant işine girerek Paris’te Verjus’u açtılar. Üst katta Perkins portakal, çavdar ve hardal tohumlu ördek pişirirken; alt katta üstü kubbeli ufak bar bulunuyor.

La Dame de Pic

Paris’teki ilk restaurantını açan Anne-Sophie Pic, Fransa’nın tek üç Michelin yıldızlı kadın şefi. Koku eksperi Philippe Bousseton ile çalışmasının sırrı ise kokulardan ilham alan menüler oluşturmak. Tıpkı deniz ve çiçekler adlı menüsündeki yaseminli istiridyeler gibi.

L’Ami Jean

Stéphané Jégo’nun yeni trend restaurantını dolduran ses, kalabalık ve asla boşalmayan müşteriler; şüphesiz onun zekice ve özenle hazırladığı yemekler kaynaklı. Akşamları ise daha sakin ve huzurlu bir ortam yaratmak için fazla sandalye masalar kaldırılıyor üzerlerine beyaz tertemiz keten örtüler seriliyor; şefin sunacağı beyaz turplu olta ile yakalanmış tuna balığı gibi hoş tatlara hazır hale geliyor.

Terroir Parisien

Paris’in en ünlü şeflerinden Yannick Alléno, şu an Latin Quarter’da konumlanmış bistrosunda kendi yetiştirdiği organik ürünlerle yemeklerini pişiriyor.

Café Salle Pleyel

2013 yılının ortalarında, La Patisserie des Reves’in pastacılık uzmanı Philippe Conticini yeteneklerini bu klasik müzik salonu Salle-Pleyel’de konumlanan restaurantta göstermeye başladı. Menüsünde ise köri soslu somon gibi Uzakdoğu lezzetleri yer alıyor.

La Table d’Aki

3 Michelin yıldızlı L’Ambroisie şefi Akihiro Horikoshi yeni gözde mekanında basit fakat bir o kadar alışılmışın dışında deniz ürünleri pişiriyor.

ÖZEL SEÇİMLER

Le Chateubriand

Genç Bask şef Inaki Aizpitarte; siyah turp ve sardalyalı tabule gibi kışkırtıcı kombinasyonlarıyla parlayan yıldızlardan. Aizpitarte aynı zamanda organik şarap yapımının şampiyonlarından. Agnes ve René Mosse of Domaine Mosse in Anjou gibi tatları eşleştirmesiyle de adını epeyce duyurmuş durumda. Yeni trend, mutfakta son teknoloji ürünleri ve teknikleri kullanmak olsa da seramik yerleri ve tahta duvar panolarıyla 1930lardan kalma bir bistro. Yan kapıda ünlü mimar Rem Koolhausun dekore ettiği yeni tapas bar içeriye girmeyi beklerken vakit geçirmek ya da sadece yemek yemek için hoş bir yer.

Le Comptoir du Relais

Yves ve Claudine Camdeborde’un sahipliğini yaptığı aşırı derecede popüler Le Comptoir içinde gerçekten de iki farklı restoranı barındırıyor. Gündüzleri, kendi suyundan kekikli sosla servis edilen ağır ateşte pişmiş kuzu pirzola gibi lezzetli klasikleri sunarken; akşamları deniz yosunlu tereyağı ile servis edilen deniztarakları gibi fazlasıyla yenilikçi sabit menüler sunan hırslı bir lezzet merkezi haline geliyor. Burada yiyebilmeniz için altı ay önceden rezervasyon yaptırmanız gerektiğini de belirtelim. 2009 yılında, Camdeborde’lar bekleyen kalabalığı önlemek için yan taraflarındaki bekleme odasına L’Avant Comptoir adında bir hors d’oeuvres(ordövr) bar da açtılar.

Frenchie

Paris’in eski tekstil merkezlerinden Sentier’de bu küçücük ama bir o kadar da elegant restoranın sahipliğini ve aynı zamanda şefliğini de üstlenen Grégory Marchand, tabaklarında Fransız usulü yemeklerini Amerikan tarzı dağınıklıkla buluştururken misafirlerine adeta bir lezzet şöleni yaşatıyor. Akşam 7:00 ye eklediği oturum sayesinde rezervasyon yaptırıp gelmek kolaylaştı, ama yine de Paris’in en çok iş yapan yerlerinden. Fakat yemek öncesi fazla beklememek için sokağın hemen karşısında bulunan, buraya dahil olan Bar à Vins’e geçip ufak atıştırmalıklardan, lezzetli şarküteri tahtalarından ve epeyce uygun fiyatlandırılmış şaraplardan içebilirsiniz.

Spring

Aslen Chicago doğumlu olan şef Daniel Rose popüler restoranını Paris’in eski ve sembolik merkezlerinden Les Halles’e taşıdı. Açık mutfakta pişirdiği yemekleri, oldukça yaratıcı ve sürekli değişken günlük menüler; bebek patlıcan turşusuyla servis edilen tütsülenmiş yılan balığı gibi. Rose’un muhteşem yemeklerinden yemeden önce keyifli dakikalar geçirmek istiyorsanız eğer hemen yan taraftaki Spring Boutique’te şarap tadımına katılabilirsiniz.

Yam’Tcha

L’Astrance’ın eskilerinden Adeline Grattard şimdi ilk Michelin yıldızını kazandı, artık koyu renk tahtadan masaları ve taştan duvarları olan Zen tarzı restoranında kendi rezervasyonlarını alıyor, hem de daha iddialı bir biçimde. Bir masa kapmayı başarabilenlerin ödülü ise; günlük değişen Fransız-Uzakdoğu füzyon tadım menüleri.

Özenle pişirilmiş soğuk göl balığı ‘omble chevalier’, taze zencefilli bok choy, tofu ve deniz taraklı tatlı-ekşi çorba ise karşılaşabileceğiniz lezzetlerden sadece birkaçı. Grattard’ın kocası Chi Wah Chan ise sunulan her bir yemek için inanılmaz çay eşleştirmeleri sunuyor.

Le 21

Paul Minchelli, Parislileri önce ikonlaşmış Le Duc’taki deniz ürünleri pişirme yeteneğiyle etkiledi, daha sonra kendi adını verdiği fakat 2002’de kapattığı restoranında. 2006 yılında ise Saint Germain’de açtığı tentesindeki 21 yazısıyla göze çarpan bu sade fakat etkileyici yerde. İçeride; siyah-beyaz bir oturma alanı ve muhteşem kalamarlı risottosu gibi basit fakat etkileyici deniz ürünleri yemeklerinin bulunduğu bir karatahta bulunuyor.

L’Astrance

Bu üç Michelin yıldızlı restoranda her şey tamamen sürpriz. Müşteriler tercih ettikleri yemek sayısını söylüyorlar, şef Pascal Berbot ise ardı ardına her biri mimari birer eser sayılabilecek tabakları yolluyor. Verjus sosunda marine edilmiş kaz ciğeri yanına milimetrik kesilmiş taze mantarlar ve galette gibi. Restoranın ön cephesindeki camekan, gri-beyaz yemek salonunu, özenle yerleştirilmiş masaları ve yaldız çerçeveli aynaları öne çıkarıyor. Yalnız söyleyelim burada yemek yiyebilmek çok da kolay değil, iki ay önceden rezervasyon yaptırmak gerekiyor.

Le Meurice

Le Meurice, büyük pencerelerinden Tuileries bahçelerine bakan sarayı andıran yemek odasıyla, düzgün servisiyle ve yenilikçi yemekleriyle kendini gösteren inanılmaz yetenekli şefi Yannick Alléno ile üç Michelin yıldızı hake ediyor. Hibiscus çiçeği jölesi ile servis edilen uskumru gibi etkileyici lezzet kombinasyonlarının yanı sıra Le Meurice oteli içinde bulunan Le Dali’de Alléno; sürrealist ressamdan ilham alan alışılmışın dışında burgerler sunuyor.

Ze Kitchen Galerie

Seine nehri kenarında bulunan Guy Savoy’un yetiştirdiği şeflerden William Ledeuil’in şefliğini yaptığı restoran en iyiler arasında. Tayland, Vietnam ve Japonya ‘dan özel olarak getirttiği malzemelerle oluşturduğu menü, domatesli zencefilli marmelat eşliğinde sunulan marine sardalyalar gibi yemekler içeriyor. Duvarlarda is modern sanat eserlerinden seçmeler ile modern ve şık bir ortam yakalanmış.

Alain Ducasse Au Plaza Athénéé

Efsanevi şef Alain Ducasse buraya adım atmayalı bir on yıl olmuştu, fakat bu gelişi kutlamak adına restoran şefi Christophe Saintagne ile beraber menüyü ve tarzı tamamen değiştirdiler. Ağır, karmaşık klasik Fransız yemekleri yerine daha minimalist; tek malzeme, tek garnitür içeren tabaklardan oluşan bir menü yarattılar. Deniz ürünleri sosundaki tatlı Noirmoutier patatesiyle servis edilen ıstakoz gibi.

Le Bistrot Paul Bert

Dar ve sevimli bu bistro kesinlikle Paris bistrolarının vazgeçilmezi. Bit pazarını andıran estetiğiyle ve geniş menüsüyle mevsimsel değişiklik gösteren yemeklerinin yanı sıra kemik iliğiyle servis edilen az pişmiş steak gibi klasik yemekler de var. Güzel bir yemeği sonlandırmanın daha güzel yolu ise Paris-Brest; fındık ve çikolata krema dolgulu milföyümsü pastaları.

Epicure

Le Bristol Hotel’de bulunan üç Michelin yıldızlı Epicure’ün şefi Eric Frechon Paris aristokratları için gösterişli Fransız yemekleri sunuyor. En ünlü yemeği ise siyah trüf, enginar ve kaz ciğeri dolgulu Franszı usulü ravioli. Eğer bu lezzetler sizin için fazlaysa 114 Faubourg’da Frechon öğrencisi şef Eric Desbordes klasik Béarnaise soslu antrikot gibi yemekler içeren hoş bir brasserie menüsü sunuyor.

Le Rubis

Paris birinci bölgede bulunan Place Vendome ve trend butik Colette yanındaki 60 yıllık bu restoran, sizlere kendi yağında pişmiş ördek, mercimekli domuz yahni gibi sadece öğlenleri bulabileceğiniz günlük spesyaller sunuyor. Eğer mevsim izin verirse, dışarıda bulunan samimi şarap fıçılarının üzerinde restoran sahibi Albert Prat’ın doldurduğu Beaujolais, Loire Valley, Cote-du-Rhone bölgelerinden gelen güzel şarapları yudumlayabilirsiniz.

Bir Cevap Yaz